zafer anıtı (ankara) ne demek?

Zafer Anıtı; Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan bir anıttır. Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından tasarlanan eser, bugünkü ismiyle Ulus Meydanı'na yerleştirilmiş ve 24 Kasım 1927 tarihinde açılışı yapılmıştır. Çevresindeki yapılarla bütünleşerek hem mekânın hem de Cumhuriyet'in simgelerinden biri haline gelmiş olan anıt; Türk Kurtuluş Savaşı'nın ana kahramanları olan Mustafa Kemal Atatürk, Türk ordusu ve Türk kadınının anısına inşa edilmiştir.1 Kısa sürede yeni kurulmuş olan Türk ulus devletinin ve buna bağlı olarak oluşturulan ideolojinin sembolü haline gelmiş olan anıt, ayrıca Cumhuriyet tarihiyle ilgili akademik araştırmalara en çok konu edilen eserlerin başında gelmektedir.2

Tarihçe

Ankara'da Kurtuluş Savaşı ve sonrasında kazanılan zaferleri anlatan bir anıt inşa edilmesine yönelik ilk düşünce, dönemin Yeni Gün gazetesinin sahibi Yunus Nadi Abalıoğlu tarafından ortaya atıldı. Abalıoğlu'na göre Cumhuriyet'in ilanıyla sonuçlanan bu ulusal mücadele ruhunun somutlaştırılarak gelecek nesillere aktarılması elzemdi. Bu motivasyonla işe başlayan gazeteci, halkın da desteğini alarak hükûmet yetkililerini bu işe iknâ etme yoluna girişti. Söz konusu anıtın Ankaralılardan toplanan yardım paralarıyla finanse edilmesi planlanırken, nasıl bir eserin inşa edileceğine karar vermek adına uluslararası bir yarışma düzenlenmesi kararlaştırıldı. Akabinde ise ortaya çıkacak eserin hangi özellikleri taşıması gerektiğiyle ilgili olarak bir şartname hazırlanarak Yeni Gün gazetesinde yayımlandı. İlân edilen hususlarda anıtın esas olarak bu mücadeleye önderlik etmiş olan Mustafa Kemal Atatürk'ü tasvir etmesi ve eserde kullanılacak olan her bir detayın ulusal mücadele ruhunu başarıyla yansıtması gerektiği yazıyordu. Savaşın nasıl seyrettiğinin yanı sıra Atatürk'ün fiziksel özelliklerinin ve karakterinin de detaylı bir şekilde anlatıldığı metindeki Anadolu köylüsünün Türkiye’nin gerçek sahibi olduğuna ilişkin ifade ise Türk halkının savaş süresince yaptığı fedakârlıkların görmezden gelinmemesi gerektiğini vurgulamaktaydı. Yani belirtilen koşullar doğrultusunda, Türk Kurtuluş Savaşı'nın altında yatan ideolojinin Atatürk'ün bedeni üzerinden sembolize edilmesine yönelik bir beklenti söz konusuydu.3

1924 yılında açılan yarışmayı, Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel kazandı. 1925 yılında özel bir davet üzerine Türkiye'ye gelen sanatçı, Çankaya Köşkü'nde bir hafta kadar misafir edilerek yapacağı çalışmada kullanmak üzere Atatürk'ün portre çizimlerini tamamladı.4 Aynı yıl yapımına başlanan anıtın bronz heykelleri, Viyana merkezli VDM Metals (Vereinigte Deutsche Metallwerke) tesislerinde üretildi. Başlangıçta bugünkü Sümerbank Genel Müdürlük Binası'nın önündeki alana yerleştirilen ve kampanyanın başlamasına vesile olan gazeteyi onurlandırmak adına "Yeni Gün Anıtı" olarak isimlendirilen anıtın açılışı ise 24 Kasım 1927 tarihinde düzenlenen törenle yapıldı.5 Başbakan İsmet İnönü ve mülki erkânın yanı sıra dönemin Avusturya büyükelçisinin de etkinliğe katılım gösterdiği törende6, Yunus Nadi'nin konuşmasının ardından Türk şair Mehmet Emin Yurdakul bu anıt için yazdığı "Kavminin Bir İdam Günündeydi Ki..." isimli şiirini okudu. Etkinlik sonunda dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Kâzım Özalp Türk bayrağı ile sarılı anıtın kurdelesini keserek eseri katılımcıların takdirine sundu.7

Açılışı yapıldığı tarihten Anıtkabir'in inşasına kadar geçen süreçte bütün önemli anma ve kutlama etkinliklerine ev sahipliği yapacak olan Zafer Anıtı, Atatürk'ün ölümünün ardından resmi tören düzenlenen noktalardan biri oldu. 16 Kasım 1938 tarihinde, başbakan Celâl Bayar ve milletvekillerinin katılım gösterdiği törene Ankara Üniversitesi'nin öğretim üyeleri ile öğrenciler de eşlik ederek anıta çelenk bıraktılar.8

Detayları

Zafer Anıtı; bir kaidenin üstünde yükselen Atatürk heykeli ile bunun etrafına üçgen planlı olarak yerleştirilmiş üç heykelden oluşur. Bronzdan imal edilen heykeller, Ankara taşı kullanılarak tasarlanmış bir platformun üzerinde yer alır. Atatürk heykelinin bulunduğu ana kaide ise mermerdir.9 Türk askerini temsil eden iki adet Mehmetçik heykeli anıtın sağ ve sol önünde bulunurken, milli mücadele ruhunun sivil kahramanlarından biri olarak kabul edilen Kara Fatma'dan öykünerek tasarlanan "Türk kadını" figürü ise Anadolu kadınlarının cephe gerisindeki fedakârlıklarına atıfta bulunarak anıtın arkasına konumlandırılmıştır. Bu karakterler, Türk halkının Kurtuluş Savaşı sırasındaki milli birliğini ve dayanışmasını temsil etmektedir.10

Etrafındaki diğer çağdaş yapılarla sıkı bir etkileşimde bulunan anıtın konumlandırılması, modern bir başkent inşası düşüncesinin somutlaştırılmasında da önemli bir rol oynamıştır.11 Anıtın ilk meclis binası ve Ankara Garı'na bakacak şekilde yerleştirilmesiyle Ankara'ya gelen sivil insanların veya yabancı devlet adamlarının söz konusu yapılardan dışarı çıktıktan sonra şehirde ilk gördükleri şeyin bu anıt olması hedeflenmiştir. Bu durum ayrıca Türkiye’nin yüzünü batıya döndüğünün bir nişanesi olarak yorumlanır.12 Öte yandan; anıt için Osmanlı döneminden beri şehrin merkezi durumunda olan Ulus Meydanı'nın (eski adıyla Taşhan Meydanı) tercih edilmesi de tesadüf değildir. Her gün binlerce insanın çeşitli sebeplerle uğradığı bu meydanda insanların anıt ve çevresinde zaman geçirmesini sağlayacak peyzaj düzenlemeleri yapılarak vatandaşların Cumhuriyet ideolojisini içselleştirmesi ve milli mücadele ruhunun belleklerde taze tutulması amaçlanmıştır.13

Atatürk heykeli

Tek partili dönemde dikilen Atatürk heykellerinin ortak özelliği, Mustafa Kemal'in ekseriyetle askeri üniforması içinde tasvir edilmesidir. Zafer Anıtı için açılmış olan yarışmanın şartnamesinde Atatürk'ün sivil vaziyette betimlenmesi istenmiş olmasına rağmen anıtın Kurtuluş Savaşı sürecini ve sonrasında kazanılan zaferi anlatıyor oluşu Gazi Paşa figürünün bu eserde de asker kıyafetleri içinde ve Sakarya isimli atının üzerinde kurgulanmasına yol açmıştır. Sanatçı Heinrich Krippel ise 7 Aralık 1927 tarihinde Cumhuriyet gazetesine verdiği bir röportajda "Gazi Hazretleri’nin bu heykelde bilhassa sivil olarak tasvir edilmeleri arzusu izhar edilmişti. Binaenaleyh sivil elbise giymiş olmalarına rağmen kendilerini, uzak bir istikbalde bile, bir fatih şeklinde gösterebilecek olan bir vaziyet intihab ettim." diyerek Atatürk'ü savaş meydanında mücadele veren bir askerden ziyade ufka ve geleceğe bakarken resmettiğini ifade etmiştir.14 Sakarya'nın burun deliklerinin açık, kuyruğunun dik ve dizginlerinin gergin oluşu ise cesaret ve atılganlığa yapılmış bir göndermedir.15 Ayrıca bu heykel, Mustafa Kemal henüz hayattayken yapılmış olan benzerleri arasındaki en büyük Atatürk heykelidir.16

Kaide

Türkiye'deki Atatürk heykellerinin sınıflandırılması adına Nutuk önemli bir kriterdir. Zira Nutuk'un Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde okunmasından önce dikilen heykel ve anıtlarda kitabeye sık rastlanmaz. Zafer Anıtı'yla birlikte ise Nutuk'un yazılı veya metaforik olarak kompozisyonlara dahil edilmesi geleneği başlamıştır.1718 Anıtın farklı cephelerine işlenen rölyeflerde Türk halkının kökeni, Kurtuluş Savaşı'nın tarihçesi ve Atatürk'ün Ankara'ya gelişi gibi konular anlatılırken; daralarak yükselen kaidenin etrafını çevreleyen kuşağa "Türk milleti, muzaffer istihlas ve istiklal cidalini ve muazzam asri inkılaplarını, en manidar bir remz ile, en iyi ifade edebilecek şekli, yukarki hakiki timsalde buldu." sözü işlenmiştir.19 Kullanılan figürler halka aktarılmak istenen fikirlerin görsellik aracılığıyla somutlaştırılmasına hizmet ederken kaidenin etrafında bulunan yazılar ise aktarılmak istenen mesajların metinleştirilerek ve bir nevi afiş görevi üstlenerek pekiştirilmesine olanak sağlamıştır. Zafer Anıtı'nda yazılı anlatıma da yer verilmesi, önceki dönem heykelleriyle kıyas yapıldığında bir ilk niteliği taşır.20

Ön yüz

Mermer kaidenin daralarak yükselen ön yüzünde dört adet doğmakta olan güneş motifi ve bunları kuşatan bir çelenk bulunur. Hemen altındaki çerçevede ise Mustafa Kemal Atatürk'ün Erzurum'da milli mücadele faaliyetlerine devam ederken İstanbul'daki yönetime çektiği bir telgraf vasıtasıyla askerlik mesleğinden istifa ettiğini bildiren "Artık badema, sine-i millete bir ferdi mücahit olarak çalışacağım." sözü yer almaktadır.2122

Arka yüz

Kaidenin arka yüzünde, devrilmiş bir çınar ağacı ile onun gövdesinden filizlenen bir hayat ağacı motifi bulunur. Bu çınar çökmüş olan Osmanlı İmparatorluğu'nu temsil ederken, yeşeren taze dallar ise genç Türkiye Cumhuriyeti'ni simgelemektedir.23 Erken Cumhuriyet dönemi eserlerinde, Türk Tarih Tezine referansla, Osmanlı'yı anımsatacak figürlerden kaçınıp Türklükle daha çok özdeşleştirilen bozkurt temasının kullanımı yaygın olsa da Zafer Anıtı'nda böylesi bir gönderme yapılması dikkat çekicidir.24

Sağ yüz

Mermer kaidenin güneyinde kalan sağ yüzünde iki adet rölyef bulunur. Üst taraftaki kabartmada Sakarya’da düşmanı yenen Türk askeri betimlenirken, alttaki sahnede Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ndeki Atatürk ve silah arkadaşlarına yer verilmiştir. İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak da bu kabartmada yer alan isimlerdendir. "Düşman ordusunu vatanın harimi ismetinde boğarak, behemahal naili halas ve istiklal olacağız. 6 Ağustos 1919" ifadesi bu cepheye işlenmiştir.25

Sol yüz

Anıtın kuzeyinde kalan sol yüzünde de iki kabartma yer alır. Bunlardan ilki bir zafer kompozisyonudur. Türk askerinin yaptığı bir resmi geçit esnasında Türk Bayrağı karşısında selam veren işgalci ordular resmedilmiştir. Alttaki rölyefte ise kucağında çocuğu olan bir kadının cephane yüklü bir kağnıyı çektiği görülür. Sahnedeki kadını, arabanın arkasından yürüyüp ellerinde tüfek taşıyan ihtiyarlar ve bir çocuk takip eder.26 Cinsiyet ve yaş fark etmeksizin milli mücadeleye destek veren Türk köylüsünün anlatıldığı bu yüzde Atatürk'ün Dumlupınar'da kazanılan zaferin ardından dile getirdiği "Düşmanın ana sıra asliyesi imha edilmiştir. Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri." sözü de yer alır.27

Türk kadını heykeli

Zafer Anıtı kompozisyonunu oluşturan yardımcı figürlerden birisi de mermer kaidenin arkasında kalan ve diğer heykellerin tersi istikamette konumlandırılmış olan 'Türk kadını' heykelidir. Başında yemenisi, üzerinde şalvarı, ayağında yün çorapları ve çarığıyla tasvir edilen bu figür; dönemin Anadolu kadınına dair kıyafet kodunu başarıyla yansıtır. Kayalıkların üzerinde ve omzunda bir sahra obüs mermisi taşırken betimlenmiş olan heykel, Türk kadının Kurtuluş Savaşı yıllarında cephe gerisinde gösterdiği kahramanlık anılarına gönderme niteliği taşır. Pek çok kaynak bu Türk kadını stereotipinin savaşın sivil kahramanlarından biri olan Fatma Seher Erden'den esinlenerek oluşturulduğunu yazsa da Afet İnan'ın hatıralarında heykele ilham olan asıl kişinin Dumlupınar'da yaşayan ve savaş sırasında bizzat bu olayı deneyimleyen bir köylü kadın olduğu yazılıdır. Nihayetinde o dönemden günümüze ulaşan savaş anıları göz önünde bulundurulduğunda kadınların cepheye silah ve cephane taşınmasında aktif olarak rol aldığı bilinen bir gerçektir. Zafer Anıtı'ndaki Türk kadını heykeli ise bu zaferin kazanılmasında başta kadınlar olmak üzere bütün sivillerin üstlendiği role vurgu yapmaktadır.28

Simgeleşmesi

Kent merkezindeki en eski meydanda konumlanmış olmasının yanı sıra etrafındaki diğer erken Cumhuriyet dönemi yapılarıyla kurduğu mekânsal ilişki sayesinde Zafer Anıtı, zaman içerisinde Ankara'nın en önemli simgelerinden biri haline gelmiştir. Kartpostallara, posta pullarına ve film sahnelerine konu olan anıtın popülerleşme serüvenindeki ilk adım; 1939-1952 yılları arasında Türk lirasının üzerinde resminin yer almış olmasıdır. İkinci Emisyon Grubunun bir parçası olarak ilk defa 25 Nisan 1939 tarihinde tedavüle giren ve arka yüzünde Zafer Anıtı'nı barındıran 2.5 ₺ değerindeki bu banknotlar 15 Temmuz 1952 tarihinde sürümden kaldırılmıştır.29 İlk defa Sovyet yönetmen Sergey Yutkeviç'in 1934 tarihli Türkiye'nin Kalbi Ankara isimli filminde kayda alınan Zafer Anıtı; Mehmetçik figürlerinin ve atının üzerindeki Mustafa Kemal Atatürk'ün ayrıntılı bir şekilde seyirciye aktarıldığı önemli yapımlardan biridir. Filmde havadan ve Ulus Meydanı'nın çeşitli noktalarından çekim yapılmış, hepsinde de Zafer Anıtı merkeze konumlandırılmıştır. Anıtın görüntülendiği ikinci önemli yapım, 1952 tarihli Five Finger filmidir. İlyas Bazna'nın İkinci Dünya Savaşı sırasındaki casusluk faaliyetlerinden esinlenerek çekilen filmde Zafer Anıtı daha önce görüntülenmiş olduğundan farklı bir konumda yer alır ki bunun sebebi açıldığı tarihten sonra meydana gelen yer değişiklidir. Dolayısıyla Yutkeviç'in çekimleri, anıtın eski konumuna dair eldeki tek veridir. Öte yandan Five Finger'da anıtın gece saatlerinde ışıklandırılmış görüntülerine de rastlamak mümkündür. 1966 tarihli Meydan Köpeği ise Zafer Anıtı'nın kayda alındığı ilk yerli Türk filmi olma özelliği taşır. 1969 yılında yayımlanan Aşk Mabudesi ise anıtın dekor ve arka plan olarak kullanıldığı ikinci Yeşilçam filmidir. Darül Muallim Mektebi’nin yanması, Taşhan'ın yıkılması ve anıtın yerinin değiştirilmesi gibi durumları belgeleyen bu filmler; anıt ile içinde ve etkileşimde bulunduğu mekanın gözlemlenmesi adına önemli kanıtlar sunar. Hepsinde de şehir merkezi olarak Ulus Meydanı ve meydanın simge yapısı olarak Zafer Anıtı kullanılmıştır. Söz konusu filmlerde anıt çevresinde yapılan resmi törenlere de rastlamak mümkündür.30

Kaynakça

Orijinal kaynak: zafer anıtı (ankara). Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

Kategoriler